Umutsuz Aşık Amelie
Yazı: Melisa Güller
Nazik insanların cezalandırıldığı bir dünyada Amelie gibi karakterler insan olmanın ne anlama geldiğini en iyi yansıtan cevherlerden. İnsan olmak, insan gibi hissetmek, insan gibi sevmek ne demek Amelie’nin hayatını izlerken görebiliyoruz.
Paris’te bir kafede garsonluk yapan ve otoriter bir babanın kızı olarak dünyaya gelen Amelie Poulain, içedönük, hisleriyle hareket eden, duygusal ve idealist bir karakter diyebiliriz. Tüm bu özellikleri onu aşkın anlatımında kullanılabilecek en iyi karakterlerden biri yapıyor. Aşkı Amelie’nin gözünden görmek, gerçek hayatta ve diğer birçok filmde eksik olan hassasiyeti tecrübe etmemizi sağlayan bir deneyim.
Umutsuz romantiklerin çokça bayıldığı Amelie’nin kendisi de umutsuz bir romantik. “Hopeless romantic” ne demektir diye sorarsanız, aşkın inanılmaz ve ulaşılmaz olduğunu bile bile aşkı aramak ve bu uğurda canının yanmasına izin verecek kadar aptal olmaktır diyebiliriz. Bu umutsuz romantiklerden biri olarak da söyleyebilirim ki Amelie bizler için mükemmel bir temsilci.
Aşkı arayan ve bir telefon kulübesinde bulan Amelie, umutsuz romantikler için bir umut aynı zamanda. Kim bilir belki de aşk her gün kullandığınız metronun WC’sinde sizi bekliyordur; ya da bir kafenin tezgahında içeceğinizi hazırlıyordur. Belki de instagram dm’lerinizde size mesaj atmaya hazırlanıyordur.
Mükemmel soundtrack’i ile, tatlı mı tatlı aşk hikayesi ile ve ikonikleşmiş küt saçlarıyla Amelie, aşkı en azından ekranda tecrübe edeyim diyenler için sizleri bekliyor.