Cumhuriyet 100 Yaşında
Haber: Meltem Uygun
Cumhuriyet Nedir?
Cumhuriyet, siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı bir yönetim şeklidir. Bir cumhuriyette temsil, genel vatandaşlar tarafından serbestçe seçilebilir veya seçimle belirlenebilir. Bu durum günümüzde de geçerlidir; resmi adlarında “cumhuriyet” kelimesini kullanan devletler ve diğer cumhuriyet olarak kurulmuş devletler, temsil hakkını ve seçim sürecini dar bir şekilde sınırlayan devletler arasında yer almaktadır.
Bu terim, MÖ 509’da kralların devrilmesinden MS 27’de İmparatorluğun kurulmasına kadar süren Antik Roma Cumhuriyeti’nin anayasasına atıfta bulunarak modern anlamını geliştirmiştir. Bu anayasa, etkili bir şekilde güç sahibi olan zengin soylulardan oluşan bir Senato; yargıçları seçme ve yasaları kabul etme yetkisine sahip tüm özgür vatandaşların katıldığı birkaç halk meclisi; ve çeşitli türde sivil ve siyasi yetkilere sahip bir dizi yargıçlıktan oluşuyordu. Genellikle bir cumhuriyet, tek bir egemen devlet olsa da, cumhuriyet olarak adlandırılan alt ulusal devlet varlıkları veya doğası itibarıyla cumhuriyetçi olarak tanımlanan hükümetler de bulunmaktadır.
Türkiye’de Cumhuriyetin İlanı
Türkiye için cumhuriyetin ilanının arka planına baktığımızda Osmanlı Devleti, 1876 yılına kadar yasama ve yürütme kuvvetlerinin hükümdarda toplandığı bir hükûmet sistemi ile yönetilmiştir. Bu dönemde padişahlık kurumu, halk üzerinde mutlak bir egemenlik sürdürmüştür. Tanzimat ile beraber, cumhuriyet düşüncesinden söz edilmeye başlansa da Osmanlı aydınları meşrutiyetin kurulmasını yeterli görmüşlerdir. Osmanlı Devleti, 1876-1878 ve 1908-1918 yılları arasında hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halk oyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimi ile yönetilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin yıkılması ile sonuçlanan I.Dünya Savaşı’nın ardından Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlatılan ukusal mücadele daha ilk yıllarından itibaren artık yönetimde halk iradesinin egemen olacağı açıkça ilan edilmiştir. Erzurum Kongresi’nin ardından 23 Temmuz 1919 tarihinde yayımlanan bildirinin 3. maddesindeki “Ulusal Kuvvetleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır” kararı bu anlayışın bir ifadesiydi.
İstanbul’un işgali ile dağıtılan Mebusan Meclisi üzerine “Büyük Millet Meclisi” adıyla 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplandı. Olağanüstü yetkilerle donatılmış 390 kişilik meclisin başkanı aynı zamanda hükûmet ve devlet başkanı olarak adlandırılmıştır. Meclisin 20 Ocak 1921’de kabul ettiği Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adlı yasa ile egemenliğin Türk ulusuna ait olduğu ilan edilmiştir ve bunu üzerine 1 Kasım 1922’de alınan kararla saltanat kaldırılmıştır.
Birinci meclisin seçimin yenilenmesine karar vererek 1 Nisan 1923’te dağılmasından sonra yeni meclis toplanıncaya kadar Mustafa Kemal’in direktifi ile yeni bir anayasa tasarısı hazırlıkları başlamıştır. Mevcut anayasa, ulusal iradenin Türk ulusuna ait olduğunu, bu iradeyi ulus adına temsil yetkisinin Meclis’e tanındığını onaylamıştı ancak devletin yönetim şeklini ve başkentini ilan etmemişti. Yeni anayasa tasarısı hazırlıkları sırasında Mustafa Kemal, çevresindekilerle Cumhuriyetin ilanı ile ilgili görüşmeler yapmıştır.
1 Kasım 1922’den itibaren artık saltanatın olmadığı ülke, meclis hükûmeti tarafından yönetilmekteydi. Bu hükûmet sisteminde her bakan meclis tarafından seçildiğinden uyumsuz kişilerin bir araya geldiği hükûmet biçimine yol açmaktaydı; ayrıca her bir bakanlık için uzun süren tartışmalar yaşanmaktaydı. Mustafa Kemal, Vekiller Heyeti’nin istifa etmesine ve yeni seçilecek Vekiller Heyeti’nde görev almamasına karar verildi. Böylece ülkeyi Cumhuriyet rejiminin ilanına götürecek bir hükûmet bunalımı oluşturuldu.
28 Ekim’de Çankaya Köşkü’ndeki akşam yemeğinde Mustafa Kemal Paşa, kabine bunalımından çıkma yolu üzerine görüştü ve misafirlerine “yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz” dedi. Mecliste 29 Ekim 1923 sabahı toplanan Halk Fıkrası Grubu kabine değişikliği için görüşmelere başladı. Görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa’nın meselenin halli için görevlendirilmesine karar verildi.
Çözüm için bir saat izin isteyen Mustafa Kemal, bir saat sonra kürsüye çıkarak yönetim biçiminin Cumhuriyet olması halinde hükûmet bunalımlarının yaşanmayacağının, bunun için rejimin Cumhuriyet olarak tescil edilmesi ve yönetim biçiminin buna göre düzenlenmesi gerektiğini ifade etti ve anayasa değişikliği teklifini sundu. Fırka toplantısında yapılan konuşmaların ardından teklifin önce bütünü, sonra ayrı ayrı maddeleri okunarak “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri ile kabul edildi ve Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal cumhurbaşkanı seçildi.
Türk milletinin tarih yolculuğundaki varoluş mücadelesi cumhuriyetin ilanı ile taçlanmıştır. Bağımsızlık düşüncesi ile inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti, istiklal mücadelemizi zafere ulaştıran birlik ve beraberlik ruhunun büyük eseridir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor ve 100. yıl yolunda Cumhuriyet Bayramımız kutluyorum.