Çağdaş Dünyada Panoptikon
Haber: Meltem Uygun
Panoptikon
Panoptikon, İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Bentham’ın, 18.yüzyılda tasarlamış olduğu hapishane inşa modelidir ve gözetlemeye izin verir. Şöyle ki; bütünü (pan-) gözlemlemek (-opticon) anlamına gelen bu tasarım birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan bir halka üzerine kuruludur. Her hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere vardır. Halkanın ortasında mahpuslardan tamamen saklanmış konumdaki gözlemcilerin kaldığı bir nöbet kulesi yer almaktadır.
Panoptikon’un temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki kişiye saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin bir siluetini izleme olanağını sağlamasıdır. Bentham’ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışın bir ceza getireceğini bilen ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahkumların, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği yoktur. Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktır.
Çağdaş Dünyada Panoptikon
Günümüz iktidarı elektronik teknolojiler vasıtasıyla ifade bulduğu değişken ve mobil örgütlenmeler ile duvarları ve pencereleri büyük ölüçüde geçersiz kılmaktadır. Günümüzde gözetim ve kontrol, hapishane şeklinde değil sanal ortam şeklinde varlık göstermektedir. Üstelik bu o kadar göz önündedir ki, insanlar bu sisteme gönüllü olarak ve büyük bir istekle dâhil olmaktadır.
21. yüzyılda sosyal medya ve gözetim çoğu kez birlikte hareket etmektedir. Sistemin takibine sunulan kişisel veriler, beğeniler, tercihler ve ilgi alanlarıyla birlikte insanlar kendilerini hep bir sınıflandırmanın içinde bulmaktadır. Böylece daha da bireyselleşen, atomize olan ve “öteki”den uzaklaşan yaşamlar süren bireylerin, korkuları ve kaygıları her geçen gün artmaktadır.
Çağdaş toplumlarda denetimi sağlayan en önemli araçlarından biri kameralardır. Kameralar sayesinde yasa dışı hareket eden biri kolayca bulunabilmekte veya kamera kayıtları bir kanıt olarak sayılabilmektedir. Sokakta her an izlendiğini düşünen bir insanı denetlemek ve onun davranışlarını dolaylı yoldan kontrol altına almak çok daha kolaydır. Bu tarz denetimler ile yasa dışı hareketler kolayca tespit edilebilir ve düzeni sağlayan kuralların yıkılmaması sağlanır. Bu durum için “Modern iktidar büyük gözaltıdır” diyen Foucault, denetim altındaki toplumun yabancılaşmasına vurgu yapmaktadır.
İnsanlar zamanla, yakalanma ve cezalandırılma korkusu ile esasında olduğundan çok daha farklı bir insan gibi davranmaya başlamaktadır. Foucault bu durumu “dinamik normalleştirme” olarak adlandırmaktadır. Dinamik normalleştirme, aslında demokratik olmayan, özgürlüğü ve özgür seçimi kısıtlayan, özgür düşünceye taban tabana zıttır. Bireylerin devamlı aynı ve belirli hareketler yapabildiğini ve benzer şekilde düşündüğü göz önüne alınırsa onların robotikleştiği yani “mekanikleştiği” söylenebilir. Foucault’ya göre bu durum, insanların orijinal fikirler üretmesini ve tepkiler vermesini bastıracaktır. Şüphesiz bu durum insanların kendine has özelliklerinin ve özgünlüğünün sadece kalıtsal bir özellik olmasına yol açmakla birlikte toplumu, “tek tip insan” bataklığına sürüklediğini ifade etmektedir.
Byung-Chul Han, çağdaş panoptikon için post-panoptikon ifadesini kullanmıştır ve “Panoptikonun sonunu değil, tümüyle yeni perspektifsiz bir panoptikonun başlangıcını yaşadığımızı ve ona göre artık tek bir gözlemci, iktidar, gardiyan ve gözlemlenen tek tip topluluk, mahkûm yoktur. Yerkürenin tümü bir panoptikon haline gelmiştir ve böylelikle her yer şeffaf hale gelip içeriyi ve dışarıyı birbirinden ayıracak duvarlar ortadan kalkmıştır. Perspektifsiz post-panoptikon, herkesin her yerde ve her şekilde gözlemlenebilir durumda olduğu, istenilerek katılınan bir panoptikondur” şeklinde bir açıklamada bulunmuştur.
Panoptikon modeli, sosyal hayatta çoğu kez karşımıza çıkmaktadır. Bireyin sürekli gözetlenmesi ve takip edilmesinin bireydeki tek tipleşme etkilerine, kontrol mekanizmalarına ve kimlik bunalımlarına yönelik çok sayıda dizi-film çekilmiştir. Bunlara örnek olarak: Truman Show, 1984, Modern Times, V for Vendetta, Gölgeler İçinde adlı filmler gösterilebilir.