Çince Odası Argümanı Nedir?
Çince Odası Argümanı, dijital bir bilgisayarın ne kadar zeki ya da insansı davranışlar sergilerse sergilesin bir “zihne”, “anlayışa” ya da “bilince” sahip olamayacağını savunur. Filozof John Searle tarafından “Minds, Brains, and Programs” adlı makalesinde öne sürülen bu argüman ilk kez 1980 yılında “Behavioral and Brain Sciences” dergisinde yayınlanmıştır.
Argüman, çok genel bir ifadeyle söyleyecek olursak zihni formel semboller işleyen bir bilgi-işleme sisteminden ibaret gören işlevselcilik ve hesaplamacılık felsefi tutumlarına karşı çıkmaktadır. Searle bu argümanla, özellikle doğru girdi ve çıktılara sahip uygun bir şekilde programlanmış bir bilgisayarın tıpkı insanların sahip olduğu gibi bir zihne sahip olabileceğini öne süren görüşe karşı çıkar. Bu görüşü Güçlü Yapay Zeka (strong AI) olarak isimlendirir ve karşı bir tutum olarak Zayıf Yapay Zekadan (weak AI) bahseder.
Searle’ün Çince Odası deneyinde temelde sorduğu soru şudur: Makine, kelimenin tam manasıyla Çince “anlayabilir” mi? Yoksa makinenin yaptığı sadece bir simülasyon mu ? Searle’ün kavramlarıyla konuşacak olursak, ilk soruya evet cevabını verenler güçlü yapay zekâ tutumuna sahipken, ikinci soruya evet cevabını verenler zayıf yapay zekâ tutumunu savunmaktadır.
Çince Odası Düşünce Deneyi
Searle düşünce deneyine bir varsayımla başlar. Varsayıma göre yapay zekâ araştırmaları Çince anlar gibi görünen bir bilgisayar inşa etmeyi başarmıştır. Çince karakterleri girdi olarak alır, bilgisayar programının yönergeleri doğrultusunda yeni karakterler, ifadeler oluşturur ve bunları çıktı olarak sunar. Program öyle iyi işlemektedir ki, bir Çinli bile bu çıktıyı bir bilgisayarın verdiğini anlayamaz. Diğer bir deyişle bahsettiğimiz bu bilgisayar, Turing testini bile geçebilmektedir.
Düşünce deneyinde Searle, kendini kapalı bir odada hayal eder. Çince bilmeyen Searle’e, dışarıdan Çince soruların yazılı olduğu kağıtlar verilir. Searle, odadaki Çince soru-cevap ifade kılavuzuna bakarak bu sorulara karşılık verir. Soruları ve cevapları anlamasa da, bu yönerge kitabı sayesinde uygun çıktılar üretir. Tıpkı yukarıda varsaydığımız bilgisayar gibi odadaki Searle de Turing testini geçebilir.
Bu noktada Searle’e göre ilk varsayımdaki bilgisayar ve düşünce deneyindeki Searle arasında hiçbir fark yoktur. Her ikisi de bir programı, adım adım ilerleyen bir yönergeyi takip etmekte ve zeki bir davranış olarak nitelendirilen çıktılar üretmektedir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta, Searle’ün hiçbir şekilde Çince anlamamasıdır. Searle’e göre “anlama” veya “yönelimsellik” olmadan bir “zihinden” bahsedemeyiz.
Çince Odası Argümanı, filozoflar tarafından zihin felsefesinin önemli bir argümanı olarak görülmüştür. Argüman; inanç, arzu, algı gibi zihinsel durumları kendi içlerindeki ve dünyayla sahip oldukları bir ilişkiler dizisi olarak tanımlanmış ve işlevselcilik ile hesaplamalı bir bilgi-işleme sistemi olarak gören hesaplamalı zihin kuramına karşı çıkar.
Hesaplamalı zihin kuramı, doğru girdi ve çıktılara sahip uygun biçimde programlanmış herhangi bir bilgisayarın tıpkı insan zihni gibi bir zihne sahip olacağını savunan görüştür. Ve bu tanım zihni simüle etmek ve gerçekten bir zihne sahip olmak arasındaki farka dayanır.
Turing Testi Nedir?
1950 yılında “makineler düşünebilir mi?” sorusunu cevaplamak için Alan Turing bir test tasarlar. Bu testte katılımcı diğerlerinden ayrı olacak şekilde hem bir insan ile hem de insan gibi konuşmak üzere tasarlanmış bir makine ile iletişim kurar. Kurduğu iletişim sonunda hangisinin makine hangisinin insan olduğunu ayırt edemez ise makine testi geçmiş olur.
Örneğin Çince Odası argümanı için düşünecek olursak, eğer odadaki Searle Çince verilen sorulara bir Çinli’nin verdiği cevaplardan ayırt edilemeyecek şekilde cevap verirse Turing testini geçmiş demektir. Searle’e göre Turing testi bir çeşit davranışçılık sergilemektedir ve bilincin varlığını göstermek için yetersizdir.
Özetle Searle, Çince Odası Argümanın da bilincin ve anlayışın beyinde bulunan özgül biyolojik mekanizmaları gerektirdiğini öne süren bir felsefi tutum olan ” biyolojik doğalcılığı” savunmaktadır. Çince Odası argümanının kanıtlamaya çalıştığı nokta burasıdır: Çince Odası sentaksa sahiptir (sembolleri manipüle eden biri vardır) fakat semantiğe sahip değildir (çünkü odada bu sembolleri anlayan hiçbir şey ya da kişi yoktur). Yani sentaks, semantiği üretmek için yeterli değildir.